Hoffman-Uğursuz Miras

Issız ve sessizce bırakılan bir şato sadece kışları bir baron tarafından av mevsimi için ziyaret edilirdi. Onun dışında bu şatoda kalanlar bu barona bağlı bulunan birkaç kişiydi. Bu baron buraya gelmeden bir süre önce gelir gider işleri ve mahkeme işlerine bakan bir vekil ile onun yazmanlığını yapan yeğeni şatoya gelirdi. Yeğen ve amca yine bir kış mevsimi şatoya uğrarlar. Ancak her ikisi de geceleri duvarları tırmıklama ve buna benzer korkunç şeyler işitirler. Bunun üzerine amca tekrar bu gürültüler işitildiği zaman “Daniel, git buradan ne arıyorsun bu saatte bu arada” gibi bir iki söyledikten sonra bir daha böyle bir şey yaşanmadı. Baron şatoya karısıyla geldiğinde genç yeğenin hayatı değişir. Yeğen bu genç kadına tutulu kalmıştır. Onunla yakınlaşmak ister. Ancak barondan da çok korkar. Çünkü baron çok haşin ve acımasız olarak gözükmektedir. Derken kadınla yakınlaşmaya başlar, üstelik de her ikisi de müziğe tutkundur. Bundan sonra hep onun odasına gidip ona piyano çalar. Ama zamanla birbirlerine daha çok bağlanırlar ve ikisini birleştiren piyanodan daha başka şeylere dönüşmektedir. Bu arada yeğen kadına şatoya ilk geldiğinde başına gelenleri anlatır. Bunun üzerine kadın baygınlık geçirir. Ve baron kadının baygınlığının sebebinin yeğenin söylediklerine bağlar. Yaşlı amca şatodan ayrılma kararı alır ve yeğenini de götürür. Böylece iki âşık birbirlerinden ayrılmış olur. Amca daha sonra yeğene bu şatoda yaşanmış olan bazı gizemli olaylardan bahseder. Çok eskiden bu şatonun sahibinin iki çocuğu vardı. Bu iki hep rekabet içerisinde olup, küçüğü büyüğünün babasının gözünden düşürmek için sürekli bir şeyler yapardı. Baba ise bilime ilgi duyup, yaptırdığı kuleden teleskopla gökyüzünü izler ve ayrıca buna benzer pek çok alet yapardı. Günün birinde baba kulelerdeyken kule yıkılır, yıkıntının altında kalıp ölür. Şato ve diğer mal mülk büyük çocuğa kalır. Her ne kadar diğeri mülkü onun elinden almak istese de beceremez. Ama günün birinde şu olay yaşanır: küçük kardeş evi terk etmek ister kâhyayı çağırır. Kâhya ahıra gider atı eğerler. Küçük kardeş yola çıkmak için geldiğinde kâhya büyük kardeşi öldürmüştür. Ve bunun üzerine de at tekrar ahıra yollanır. Kâhya baba öldükten sonra babanın bıraktığı vasiyete göre yıkılan kulenin yerine bir deniz feneri yapılması ve kalan mirasında buna harcanmasını ister. Bu yüzden büyük kardeş onu döver ve hakaret eder. Kâhya böylece intikamını da almış olur. Ancak küçük kardeş babasının böyle ölümüne dayanamaz ve oradan gider. Şatonun tüm yönetimi de bir vekile devredilir. Aradan geçen onca zamandan sonra her iki kardeş de ölür. Görünüşe göre büyük kardeş evli değildir ve çocuğu olmamıştır böylece geride varis bırakmamıştır. Ancak bu diğer kardeşin oğlunun gizlediği bir şeydir. Çünkü kendisi mirasa konmak ister. Ama vekilin uğraşları ve araştırmasıyla gerçek açığa çıkar ve büyük kardeşin oğlu şatoyu devralır. Şatoyu devralan balon öyküde bahsedilen av için şatoya uğrayan barondur.