Hatice Kübra Tongar Sözleri

           Hatice Kübra Tongar Sözleri


Çocuklara bolca sarılan, öpen ve onlar kollarını açmadıkça sarılmasını bitirmeyen Peygamberimiz (sav) bize şöyle diyor olabilir: “Çocuklarınıza sarılın. Her fırsatta, günün her vaktinde, kokularını içinize çeke çeke, sinenize basa basa sarılın. Ve çocuklarınız bırakmadıkça, siz de kollarınızı açmayın…” ❤️

Geçen gün bana ‘Hocam, nasıl erken kalkıyorsunuz? Ben bir türlü kalkamıyorum. Ne olur sırrınızı söyleyin’ diyen anneye dedim ki; kalkarsanız ne yaparsınız? Bilemiyorum, dedi. İşte dedim mesele bu. Mesele uykuya yenik düşüp kalkamamanız değil, mesele sizi yataktan kaldıracak heyecanınızı bulamamış olmanız… Hakikaten öyle. Eğer yüreğinizi çarptıracak bir hayaliniz, hedefiniz yoksa kalkamazsınız yataktan. Neden kalkasınız ki? Kalkınca ne yapacaksınız? Evi mi toplayacaksınız? Bulaşıkları mı yıkayacaksınız? Sonra? Sonra ne olacak? Oysa insanın bir heyecanı olduğunda, nasıl da zıplar yataktan. Hatta uyuyamaz bile, sabahı zor eder. Uzun süredir görmediği bir dostu gelecek olsa ya da uzun süredir yüreğini çarptıran bir projesi olsa mesela, kitap yazsa, üretse, okusa, öğrense, herkes uyurken dışarı çıkıp yürüyüş yapmanın lezzetini tatsa, ne bileyim, bir şekilde kendine yatırım yapsa nasıl da kalkar yatağından… O zaman iki bırakayım yüreklerinize; ilki Fatma Barbarosoğlu’ndan: “Her kadının ev işlerini aşacak hedefleri olmalı.” İkinci söz Halil Cibran’dan; “Alın yazısını değiştirecek tek şey alın teridir.” Hakikaten öyledir 

Camiilerden çocukları kovan yetişkinlere kısa soru: ‘Kimin evinden kimi kovuyorsunuz?’

İnsanlar hata yapar, hatalar konuşulur, sonuçları yaşanır, bedelleri ödenir ama hiçbir insan bağırılarak küçük düşürülmeyi hak etmez. Hele ki karşımızdaki küçük bir çocuksa…

Bir kitap okuyorum. Diyor ki; “İngilizcede ‘bebek’ anlamına gelen ‘infant’ kelimesi Latinceden gelir ve anlamı ‘sesi olmayan’ dır.” Bende diyorum ki; bebeklerin sesi var mı yok mu kolikli bebek annelerine, dünyaya adapte olmaya çalışan yenidoğan annelerine, gazını çıkaramayan küçük bebecik annelerine sorun ? Ya da boşverin, bişey sormayın onlara, bırakın da azıcık uyusunlar ?

Allah’ın nasip ettiği her yeni bebek “Ey insanoğlu sizden ümidi kesmedim” demesi gibidir. O zaman biz de kendimizden ümidi kesmeyelim

Malum medyada olumsuz yorumlar yazıldığı durumlar yaşanıyor. Kendi adıma çok önemsememeye, görmemeye çalışıyorum. Duyarlı bir insanım çünkü, diğer türlü kalbimi yorarım. Ama geçen gün bir arkadaşın yazdığı mesaja duyarsız kalamadım. Diyor ki ‘Hatice Hanım bu yorumlara aldırmayın, güzelsiniz, başarılısınız, iyi bir annesiniz, tabii ki taşlayanlar olacak.’ O kadar içimi acıttı ki bu tespit, kendi kendime sordum; bir hanımın tanımadığı başka bir hanıma hakaret etmesi, bilenmesi, olumsuz mesajlar yazmasının nedeni nasıl bunlar olur diye? Bu psikolojiye anlam veremedim, vermem mümkün değil. Benim kendi etrafımda benden daha başarılı, daha iyi annelik yapan, daha mutlu evlilikleri olan onlarca tanıdığım var. Ve onlarla her bir araya geldiğimde, benim eksik yaptığım neleri yapıyorlar ve ben bu konuda nasıl gayret edebilirim gözüyle izliyorum davranışlarını. Motive oluyorum, gayrete geliyorum, ataletimi silkeliyorum üzerimden. Yoksa her zaman iyinin iyisi var, sinir olarak bakmaya kalksak yanmışız, ömrümüz öfke ve haset içinde geçer, yazık ederiz. Bir da ‘Eksik yaptıklarınızı yazın biraz, hep böyle olumlu şeyler yazmayın, kötü hissediyoruz’ yazmış. Bu yazı o arkadaşın isteğine cevabım olsun; iyi bir anneyim diyemem, bunu çocuklarıma sormak lazım. İyi bir eşim diyemem, bunu eşime sormak lazım. İyi bir dostum diyemem, bunu arkadaşlarıma sormak lazım. İyi bir evladım diyemem, bunu anne-babama sormak lazım. İyi bir yazarım diyemem, bunu sizlere sormak lazım. Ama sizler iyi annelersiniz diyebilirim; çünkü bu paylaşımları yapıyor olmamız ‘iyi anneliğe’ niyetli olmamızın en göstergesi bence… O zaman hep birlikte “amin” diyelim: “İyi annelik niyetimize şahit ol Ya Rab, şahit ol Ya Rab, şahit ol Ya Rab” 

bağırmayan anne olmanın yolu huzurlu bir evlilikten geçer.