Gorki-Yol Arkadaşım

MAKAR ÇUDRA
Öykü Makar adlı bir çingenenin karşısındaki birine muhtemelen anlatıcı ya da yazara öğütler verip, sohbet havasındaki söyleşileriyle başlar. Makar konuşurken o orada, orda güzelliğiyle ünlü bir kızın –nonka, makarın kızı– şarkı söylemesi duyulur. Makar kadınlar hakkında bir iki şey söyleyip daha önce bununla ilgili olarak görmüş olduğu bir olayı anlatır. Vakti zamanında çingeneler arasında Radda arasında güzelliğiyle ünlü bir kız varmış. Bu kız öyle güzelmiş ki Nonka onunla karşılaştırılamazmış. Ama bu kız oldukça sert karakterli bir kızmış. Öyle ki hiçbir erkek kendini ona beğendiremez, ona yanaşamaz, kendisiyle evlenmek isteyenleri beğenmediği için geri çevirir. Öyle ki bir gün Derebeyi bu kızı görür. Peşinden gelir ama kız ona hiç yüzmez. Onun ayağının altına altın keseleri atar, kız hiç oralı olmaz. Babasına kızıyla evlenmek istediğini söyler ama kız buna bir türlü razı olmaz. O obada bir de Loyko Zobar adında tuttuğunu koparan, kendisinden korkulan pek yiğit bir delikanlı varmış. Bu delikanlı Raddayı kafaya takmıştır. Onunla evlenmek istemektedir. Ancak tabiki de Radda onu da reddeder. Derken Loyko tek başına ne yapacağını bilmez halde otururken Radda gelir. Ve onunla bir anlaşma yapmak istediğini söyler. Eğer herkesin gözleri önünde ayaklarına kapanıp sağ elini de o şekilde öperse kendisiyle evleneceğine razı olacağını söyler. Loyko kabul eder. Ertesi gün herkesin içinde Radda beklerken Loyko onun önüne kapacağına bıçağı ona saplar ve Radda yere düşer, ölür. Ve ancak bu şekilde ayaklarına kapanacağını söyler. Bunu haber alan Raddanın babası Danilo gelir ve arkadan Loykoya bir bıçak darbesi vurur ve Loykoda ölür.
YEMELYAN PİLYAY
Maksim ve Yemelyan Pilyay Odese de bir deniz kenarında oturup konuşmaktadırlar. Her ikisinin de karnı aç ve bitkin, parasız çulsuz bir halde bulunmaktadır. Odese’ye iş bulmak için gelmişler ama iş bulamamışlardır. İşşizlik ve parasızlıktan yakınırken Yemelyan Tuzla’ya iş bulmaya gitmeyi önerir. Ama bir yandan da buradan da hiçbir şey elde edemeyeceğini söylemektedir. Bu arada Yemelyan arada bir çalmak ve gasp etmekten bahsetse de Maksim bunun doğru olmadığını söylemektedir. Yolda Tuzla’ya doğru giderlerken karşılarına iki çoban çıkar. Yemelyan onlardan tütün ister. Başta bunu sert bir şekilde dile getirdiği için çobanlar sopalarını alıp kavgaya hazırlanırlar. Ancak Maksim araya girer ve sadece eğer verebileceklerse sadece biraz tütün ister. Çobanlar onlara tütün ve yanında yiyecekler verir. Derken ikili tekrar yola koyulur. Yemelyan tekrar para için can almadan bahs eder. Derken geçmişte 8 yıl önce yaşamış olduğu bir olayı anlatır. Yemelyan bir kereste ticarethanesinde çalışır. Bir gün patronunun 300 rublesini alır ve onu içkiye harcar. Bu olaydan sonra yakalanır ve hapse atılır. Hapisten çıktıktan sonra da kimse ona iş vermek istemez. Böylece o da kötü şeylerin döndüğü bir meyhaneye gider. Orada 3 ay kalır. Orayı okumuş ve çok bilgili Pavel Petroviç işletir. Gasp olayları, hırsızlıklar ve buna benzer şeyleri Petroviç yaptırır. Ve hırsızlıktan elde edilen malları yarı değerinde satın alır ve meyhanede eğlence düzenleyerek soygun yapanların parası yine bu meyhaneye harcanır. Yemelyan da bir gün bu işin içine girmek ister. Petroviç onu azmettirir ve eski patronunun- Obaimov- yani kerestecinin falanca yerden geçtiğini ve tüm parayı yanında taşıdığını söyler. Yemelyan pusuya yatar. Onun gelmesini bekler. Ancak karşıdan oldukça genç ve güzel bir kız hıçkırıklar içerisinde gelir. Üstelik kız yüksek sesle kendisinin duyabileceği şekilde yakına yakına ve ağlaya ağlaya gelir. Kızın güzelliğini ve gençliğini gören Yemelyanın kafasındaki tüm tasarılar uçmuştur ve kız onu görünce kendisine zarar vermeyeceğini açıklar. Bunun üzerine kız derdini ona açıklar. Kız zengin bir ailenin tek çocuğudur. Anne babası daha iyi bir eğitim için kendisine özel ders için öğrenci tutar. Kız ve çocuk birbirlerine aşık olur. Çocuk bir ara uzaklaştığında geri gelip kendisini bulacağını söyler. Ama üzerinden çok zaman geçmiştir. Çocuk gelmemiş ve üstelik de bir mektup yazıp da kızın kendisine yaramayacağını belirtmiştir. Bunu öğrenen kız kendini nehirden atmayı planlamıştır. Ancak Yemelyan’ın o anki sözleri onu durdurmuştur. Derken kız kendisini evine götürmesini söyler. Yemelyan onunla beraber eve kadar yürür, konuşur. Kız onu asla unutmayacağını söyler. Sonradan Yemelyan bu anın hayatındaki tek güzel anısı olduğunu söyler. Ayrıldıklarında kız onun paraya ihtiyacı olup olmadığını sorar. Kız bunu birkaç defa daha tekrarlasa da adam ihtiyacı olmadığını söyler. Kız evine gider. Adam tek başına sekide oturur. Bekçi gelir onu hırsız zanneder. Derken aralarında bir kavga çıkar ve nezarate atılır. Sonraki gün nezaretten çıkan Yemelyan Petroviçe olanları anlatır ve oradan da kovulur.
ÇELKAŞ
Çelkaş bir limanda hırsızlık yapan ve insanlarca da bu yönde tanınmış eski bir köylüdür. Bir gün limana girmeye çalışırken orada gümrük askerleriyle karşılaşır ve yine limandan iki sandığın çalınmış olduğunu söyler. Bunun üzerine onu limandan kapı dışarı ederler. Çelkaş limada Mişka adında birini aramaktadır. Mişka onunla aynı meşrepten biridir. Çelkaş büyük bir soygunu planlamaktadır. Mişkayla beraber bu işi yapmayı düşünmektedir. Ama Mişkanın bacağı üzerine bir yük düşmüştür ve hastanededir. Bunun üzerine Çelkaş bir yerde oturmuş düşünceli bir haldedir. Oturduğu yere yakın genç bir çocuk görür. Çocukla konuşmaya başlar. Çocuk köyden gelmiş evlenme ihtiyacı için para biriktirmeye çalışmaktadır. Ancak ırgat olarak çalışan Gavrila çok az para almaktadır. Bunun üzerine adam kendisine yardım ederse para kazanacağını ve akşama bir işi olduğunu söyler. Gavrila her ne kadar şüphelense de yine de kabul eder. Akşam beraber bir sal almaya giderler. Yakalanmaya çalışma korkusundan Gavrila bu adamın hırsızlık yapacağını ve bu iş için de kendisini kullanacağını anlar. Bunun üzerine Gavrila korkudan kalbi duracak hale gelir. Deniz kenarındaki bir duvar dibine gelirler. Çelkaş onun kaçma ihtimaline karşı yol belgesi ve çıkınını ondan alır ve kendisini beklemesini ister. Adam gider ve az sonra iki sandıkla beraber gelir. Başka bir gemiye doğru yol alırlar. Sandıkları o gemiye verir ve geceyi orda geçirirler. Sabah olur, oradan ayrılırlar. Kıyıya doğru gelirler. En sonunda çocuk ne kadar para kazandığını söyler. Adam 540 ruble kazanmıştır. Çocukta keşke bu para benim olsa der. Adam Gavrila’ya 40 ruble verir. Bu para onun evlenmesine yetecek miktardır. Ancak kısa bir süre sonra Gavrila önce kahkahalar atar sonra da adamın ayaklarına kapanarak tüm parayı kendisine vermesini ister. Çocuğun bu yalvarışlarını gören Çelkaş tüm parayı ona verir. Çocuk parayı aldıktan sonra Çelkanın zaten hiç kimsesi olmadığını, bu paraya ihtiyaç duymadığını söyler ve itiraf eder. Eğer parayı vermezse kendisini öldürmeye çalışıp parayı almaya çalışacaktır. Çünkü bu adam kimsesiz olduğu için kimse onu sormayacaktır bile. Bu sözler adamın ağrına gider ve tüm parayı ondan geri alır ve gider. Adamın parayı alıp gittiğini gören Gavrila arkadan adamın başına bir taş fırlatır ve böylece adam yere yığılıverir ve sonra korkudan oradan uzaklaşır. Aradan biraz zaman geçer ve Gavrila gelir ve Çelkaşa hata yapıp şeytana uyduğunu, kendisini affetmesi istediğini ve parayı istemediğini söyler. Ancak adam sadece parayı alıp defolması gerektiğini söyler. Bunun üzerine Gavrila affetme konusunda ısrarcı olur ve Çelkaş baştan savma bir şeyler söyler. Adama parayı kendisi ve verir. Ve ordan uzaklaşır.
YOL ARKADAŞIM
Maksim Odesa’da bir limanda çalışan bir işçidir. Kendisi Kırıma gitmek istemektedir. Limanda çalışırken gözüne bir adam ilişir. Bu adam son zamanlarda pek çok kez karşısına çıkmaktadır. Limanda herkes bir işle meşgul, gümrültü ve patırtı arasındayken bu adam gelip limanda bir köşede oturur ve hiçbir işle meşgul olmazdı. Bu damın ismi Şakro’ydu. Bu adam Maksim’in ilgisini çeker ve Maksim bir bahaneyle kendisiyle konuşur. Adamın aç olduğunu görür ve ona biraz yiyecek verir. Bu arada adam kendisine öyküsünü anlatır. Şakro kendisinin zengin bir derebeyinin oğlu, bir prens olduğunu söyler. Beraber bir arkadaşıyla kaldığı evde arkadaşının evini soyduğunu, tüm eşya ve parasını çaldığını ve eğer babası bunu öğrenirse kendisine çok kızacağını söyler. Böylece hırsızın izini sürmüş Odesa’ya kadar gelmiş ve yetkililerden hırsızın bulunmasını istemiştir. Ancak 2 haftadır beklediğini ve parasının kalmadığını söyler. Böylece Maksim ona yardım etmeyi düşünür ve kendisi de Kırım’a gitmek istediği için kendisiyle beraber Tiflis’e kadar gideceğini söyler. Böylece yola koyulurlar. Ancak anlaşılır ki bu adamın elinden hiçbir iş gelmez, tüm masrafları Maksim verir. Hep kendisi çalışır. Şarko yer. Üstüne bir de Şarko’nun hayıflanmasını dinler. Şarko hep şikayet eder kendisine kötü davranıldığını söyler. Derken yolda paraları kalmaz. Yola devam etmeden çalışmaya başlar Maksim ancak yol arkadaşı her zamanki gibi hiçbir iş yapmaz üstelik de hep yemek yer. Bir gün Maksimin çalıştığı tüm parayı aşırır zil zurna sarhoş olur üstelik de yanında bir kazak kadınıyla beraber gelir. Kadın, Maksime Şarkoya kötü davrandığı ve parasını çaldığı için kızar. Maksim şok olur. Ancak alttan alır durumu. Derken Kırıma gelirler. Ancak şarko gitmekte ısrar eder, kendisini Tiflise götürmesini ister. Yola koyulurlar. Denizin kıyısına geçmeye çalışırlar. Ama sal gerekmektedir. Üstelik de paraları yoktur. Limandan bir sal çalarlar. Yolda neredeyse boğulacaklarken bir şekilde yine kurtulurlar. Ancak karşı kıyıda 4 Kazakla karşılaşırlar. Kazakların kimi kendilerini atamana kimisi de gümrüğe teslim edeceklerini söyler. Derken onlara biraz azık verip serbest bırakırlar. Şarko eğer adamlar kendilerini alıkoysa, Maksim beni öldürmeye ve boğmaya çalıştı diye yalan uyduracağını itiraf eder. Adam yine alttan alır. En sonunda Tiflise giderler. Şarko üstü başı perişan olduğu için bu halde evine gidemeyeceğini bir arkadaşına uğrayacağını ve daha sonra Maksimin yanına geleceğini söyler. Gider ve bir daha da geri gelmez.