YERALTINDAN NOTLAR-DOSTOYEVSKİ

Kitap iki bölümden oluşuyor. Birinci bölümde yeraltı adamı serzenişte bulunup bazı çözümlemelerde bulunuyor. İnsanların nankör olduğunu, erdemsiz olduğunu ve ne yaparlarsa yapsınlar neye sahip olurlarsa olsunlar yine her zaman kendilerinde eksiklik hissedeceğinden bahseder. Yine özgür bir iradeden bahseder ki ileriki zamanlarda doğa ve insan düşünüş ve duygulanım yasaları bulunup formülleştirildiğinde insan yaşamı robotsu bir tekdüze davranış biçimine bürüneceğinden her şeyin anlamsızlaşacağından bahseder. O yüzden şu an bizde var olup henüz kaybolmamış özgür iradenin önemini vurgular. Ayrıca akılsallıktan ve mantıksallıktan bahseden yer altı adamı, mantıksal denklemde yapılması gereken her şey çözülmüş olsa bile insanın bazen akıl dışı işler yapabileceği için toplumsal düzen için öne sürülen kuramların bu başıboş istekler yüzünden çökeceğini söylemektedir. Bu arada kendisinden bahseden yazar oldukça tutarsız açıklamalarda bulunuyor. Ama kesin olarak belirttiği şu ki: kendisini ahmak, işe yaramaz, iş beceremez bir yaratık olarak görüyor. Yalnızlıklarla hırpalanmış, hayallerle doyurulmuş ve hayal kırıklıklarıyla suçluluk duyguları yüklenmiş, hep kendini suçlu bulur bir tavırdadır. İnsanlardan da pek haz almamakla birlikte acıyı da kanıksamış olduğu için onu yüksek bir haz olarak görür. Her acının içinde yüksek bir haz olduğunu düşünür. Sürekli de diğer insanların kendisini anlayamayacağından dem vurur. Çünkü kendisi yer adamıdır, bilgilidir, düşünendir, hep diğer insanları gözlemleyendir. Birinci bölümde ayrıca farklı insan kişiliklerinden bahseder. Öç almayı bilenler, anlık, içinden geldiği gibi yaşayanlar, sıçan tipi insan, derin anlayışlı adam… Bunların her birinin ayrı tasvirini yapar. Ayrıca “duvar” denen bir şey vardır ki o bu kişiliklerin karşısına engelleyici bir güç olarak çıkar. Duvar, hem günlük yaşamdaki engeller olabileceği gibi hem de doğa yasalarının ta kendisidir. Kitabın ikinci bölümü yer altı adamının 24 yaşlarındayken başından geçen bir anıyı anlatır. Bu öykü başta tasviri yapılmış olan yer altı adamının tasvirini bu kez de olaylar üzerinden yapar. SULU SEPKEN ÜZERİNE Yer altı adamı Petersburg’da bir yerde karın tokluğuna çalışan bir memurdur. Hiç arkadaşı yoktur, hep yalnızlık çeker. Çalıştığı yerde kimseyi sevmemektedir, hiç kimse de onu sevmez. Onunla muhatap olmaz, konuşmaz ve etkileşimde bulunmaz. Onun tabiriyle onların gözünde bir sinektir. Bu adam yalnız da olduğu için sokak ve caddeleri arşınlar, amaçsız dolaşır. Hiç kimseyle etkileşimde bulunmasa bile insanları iyi gözlemler. Her gün geçtiği yolda yapılı bir subay görür. Yoldan geçerken subay hiç onun yüzüne bakmaz bile ve geçiş sırasında her zaman yol veren kendini çeken bizim yer altı adamımız olmaktadır. Yer altı adamı buna içerler. Artık yoldan geçip onunla karşılaşırsa ona yol vermeyecek onunla çarpışacaktır. Bunu iyice planlar. Bunun patronundan -Anton Antonoviç- borç para alıp yeni bir palto bile alır. Ancak istediği şeyi yapamamaktadır. Tam subay kendisinin üstüne gelmektedir ki kendisi elinde olmadan yana kaçmaktadır. Derken yoldayken aniden subayı görür ve onunla çarpışır. Subay yeniden onun varlığını bile duyumsamaz ama yer altı adamı amacına plansız olarak ulaşmıştır. İçinin yağları erimektedir resmen. Yer altı adamının iş dışında uğradığı tek yer Anton Antonoviç’in evidir. Ancak o da sadece Salı günü onu kabul etmektedir. Yine bunaltı krizi geçiren adam bir yerlere gitmek ister. Günlerden Perşembedir. Anton’a gidemez. Bunun yerine eski okul arkadaşı Simonovun evine gider. Ama bir seneden beri oraya gitmemiştir. Oraya gittiğinde eski okul arkadaşlarından Trudolyubov ve Ferfiçkini de görür. Daha doğrusu bunlar hiç olmamışlardır sadece aynı okulda bulunmuşlardır. Üstelik de bunlar yer altı adamına geçmişte olduğu gibi şimdi de tiksintiyle bakmaktadır. Yer altı adamını geçmişte bilgisini de kullanarak sadece Simonov’la olumlu denebilecek bir ilişkisi vardır. Yer altı adamı eve girdiğinden beri bunlar onu hiç takmaz, o yokmuş gibi davranırlar. Ve kendi aralarında Zverko denen bir arkadaşlarının uğurlaması şerefine bir araya gelip eğlenmeyi düşünmektedirler. Zverko ve yer altı adamının ise geçmişte araları açıktır. Ama yine de o da bu buluşmaya gelmek ister. Yarın sabah saat 5 ‘e sözleşirler. Yer altı adamının içi içine sığmaz çünkü gerçek dünyaya dalmıştır. Erken de olsa oraya gider ama buluşma 6’ya ertelenmiştir. Kimse ona haber vermemiştir. Buluşma rezalet geçer çünkü üçü kendi aralarında konuşur yer altı adamı ise onları sadece seyreder. Konuşmaya başladığında ise kendini batırır ne diyeceğini bilemez, sert üslubu ve suçlayıcı tavrıyla karşısındakileri kendisine karşı daha da soğuk davranmasına sebep olur. Derken sarhoşluğun verdiği etkiyle subayı düelloya davet eder. Onlar ise bunun sarhoşluktan olduğunu bildiği için onunla dalga geçerler. Yer altı adamı ise bu dalga geçmeye içerler. Buluşma geçmiştirr. Toplananlar kadına gidecektir. Hala içerlenmenin verdiği acıyı çeken yer altı adamı da onlarla gelmek ister. Ama parası yoktur. Simonovdan borç para alır. Onları takip eder ve Liza adında bir fahişenin olduğu bir eve gelir. Liza’nın yanında önce saatlerce süren bir sessizliğe bürünür, sadece bakışırlar ve sonra patlar. Kadınla konuşmaya başlar. Neden buraya düştüğünü, buraya gelmek yerine evlenip mutlu bir yaşama sahip olabileceğini, eğer öyle olmazsa burada sefalet bir yaşam süreceğini, güzelliğinden de düşünce artık hiç kimse için bir değerinin olmayacağından bahseder. Bunun gibi Lizayı etkiler ve Lİza ağlar. Yer altı adamı adresini ona verir. Kendisine gelmesini söyler. Daha sonra yer altı adamı adresi verdiğine pişman olur, kendisi resmen Lizanın kendisine geleceğinden korkar ve diken üstündedir. Bu arada yer altı adamının Apollon denen bir köle hizmetçisi vardır. Yer altı adamı kölesine dahi sözünü zar zor geçirebilmektedir. Bu köle kimi zaman onun dediklerini tam yapmaz ya da yapılacakları geciktirir, efendisini sinir eden davranışlarda bulunur. Bir gün tam da kölesiyle atışıyorken ve kölesi de onu iplemezken Liza gelir ve yer altı adamı Lizaya rezil olduğunu düşünür. Bir köşeye çekilir. Lizayla saatlerce konuşur. En sonunda yanına gider ve ona bağırır çağırır kızar. Neden buraya geldiğini sorar. Geçen gün ona adresi verirken onunla sadece alay etmek için böyle bir şey yaptığını yoksa kendisinin hiç umurunda olmadığını söyler. Bunları söylerken bir de ağlar. Kendi acılarından da bahseder. en sonunda oradan ayrılmaya karar verir. Ama adam giderken onun eline para tutuşturur, kız çıktıktan sonra fark eder ki parayı oraya atmıştır. Adam kadının peşinden gitmek ister ama kadın çoktan gözden kaybolmuştur. Kitabın sonunda yer altı adamı tekrar konuşmaya başlar ve yabancılaşmaktan ve özümüzü kaybetmekten ve doyumsuzluğumuzdan bahseder.