Elif Şafak Aşk Sözleri

Sayfa İçeriği: Elif Şafak Aşk Sözleri Kısa, Elif Şafak Aşk Sözleri Anlamlı, Elif Şafak Aşk Sözleri Romantik, Elif Şafak Aşk Sözleri Duygusal, Elif Şafak Aşk Sözleri Facebook

En sözlerin yer aldığı bu sitede size bu sayfada da Elif Şafak sözleri hazır ettik. Bu güzel ve anlamlı sözleri kısa mesajla yolla ya da medyada paylaş tercih senin ne yapmak istersen onu yap.

EN ELİF ŞAFAK AŞK SÖZLERİ

 Elif Şafak Aşk Sözleri

Manşet: Seveceksen öylece sev. Ne kusursuz insan ara, ne de insan da kusur.


Görsen, hayalimdeki seni kıskanırsın.

Sen yokken bir kaç defa sevdim seni, helal et.

Artık sana yazamam ama seni yazarım söz.
Baktım çözülecek gibi değildi bir düğüm de ben attım.

Aşkın olduğu yerde er ya da geç ayrılık vardır.

Ne kadar silersen sil ya yırtılır dertlerin ya da izi kalır cümlelerin.

Ya aşkı öğret bana. Ya da aşkın yokluğunda üzülmemeyi.

Belki aşk sevgiliyi kazanmayı değil, onda kendini kaybetmeyi gerektirir.

Aşk sonradan gelmez hiçbir zaman. Varsa vardır, o kadar.

Modern aşk istemem, üzüntüden başka ne ki? İlkel aşk isterim, aşkın en ilk’el halini.

Aşktan yana yaşadıklarımı bilseydin eğer, hala sevebiliyor olmama aşık olurdun.

Aşk gerekli değildi. Hatta yokluğu daha iyiydi. Aşk sadece ıstırap getirirdi. Sevgi yeterliydi.

Kahve aşk gibidir, her ne kadar sabır ve özen gösterirsen tadı o kadar olur.

Başımıza beklenmedik rastlantılar ancak bunları karşılamaya hazır olduğumuz anlarda gelir.

Aşk diye bir şey yaşıyorum. Ne tek taraflı demeye dilim var, ne de karşılıklı olduğuna.

Mutlu bir çift gördüğünüzde Allah bozmasın demeyin. Çünkü Rabbim bozmaz. İnsanlar bozmasın yeter.

Zaten aşk dediğin, ardında ne olduğuna kimsenin akıl sır erdiremediği kadife bir esrar perdesidir.
Uzağındayken onu düşünmeden yapamadığım, içindeyken kendimi ondan uzaklaştırdığım örselenmiş bir aşk.

Elimde olsa cenneti ateşe verir, cehennemi de bir kova suyla söndürürüm ki geriye aşk bâki kalsın.

Seni sevdiğimi söylememekteki ısrarım bu yüzden. Her şey böyle daha duru, daha güzel. Söylesem büyü bozulur.

Kişi sevdiğini Allah’a emanet ederse, Onu bir daha görmeden ölmezmiş. Öyleyse Allah’a emanet ol.

Dua etmek ilanı Aşk etmek demekti. Yaradan’a olan sevdanı açık etmek. Aşkta korkuya yer yoktu ya da çıkarcılığa.

Önce yüzlerini unuturuz sevdiklerimizin. En çok yüzümüzün unutulmasından endişe ettiğimiz halde.

Derler ki aşk da unutulurmuş her şey gibi. Hem de yaşanıp bittikten soğuyup küllendikten sonra değil tam da doludizgin devam eder.

Bu bina bu alemde yükseldi kat kat şahitlik etsin diye Tanrı’nın zahmetine Ve ademoğlunun aşk-u muhabbetine.

Bir kitaba burnunu gömerek herkesi ve her şeyi unutmanın, unutabilmenin verdiği hazzı hiçbir şeyden alamayacaktı. Aşk gibiydi okumak da.

O güne dek bilmezdi birine bütün kalbinle muhabbet besleyip yine de onu incitmek istemenin mümkün olabileceğini.

Bir yere varmasa da olurdu. İster göz açıp kapayana kadar geçsindi zamanı ister kuşun gölgesi gibi elle tutulmaz olsundu. Aşktı aradığı.

Seni kimsenin üzmesine izin vermeyeceğim dediğinde bunu kendim yapacağım demek istediğini anlamamışım. Elif Şafak

Üzgünüm baba seni aldattım. Bir başka adama aşık oldum. Senin dokunmaya kıyamadığın gülüşümü onun uğrunda soldurdum.

Aşk gibiydi okumak da. Neden nasıl müptelası olduğunu, bilen zaten gayet iyi bilirdi bilmeyene de anlatamazdın bir türlü.
Zira aşk iktidarı sever. Bu sebeptendir ki başkalarına ölümüne âşık olabiliriz ama bize ölümüne âşık olanları içten içe küçümser, öteleriz.

Bir insanı sevmek onun zihninde bir türlü huzura erememiş tüm hikâyeleri raflarından çıkartıp tek tek temize çekmek demektir.

Pek güzeldin pek latiftin. Börek olsan seni yerdim. Az soğanlı bol etliydin. Lafa daldım dibin tuttu. Gönül bu, hemen unuttu.

Bizler hal ehliyiz. Kalp ehliyiz. Aşk ehliyiz. Biz pergel gibiyiz. Bir ayağımız şeriat üste sabit bir ayağımızla yetmiş iki milleti devrederiz.

Aşıklar kibirli olur demiş şair. Sevdiklerini fethedilmiş bir kale gibi görmeye kalkarlar. Bense hayat boyu susmaya razıyım, o kibri gözlerinde görmektense.

Derler ki aşk da unutulurmuş her şey gibi. Hem de yaşanıp bittikten soğuyup küllendikten sonra değil tam da doludizgin devam ederken unutulurmuş aşk.

Aşkın hiçbir sıfata ve tamlamaya ihtiyacı yoktur başlı başına bir dünyadır aşk. Ya tam ortasındasındır merkezinde ya da dışındasındır, hasretinde…

Bir dil öğrendiğinde koskoca bir kalenin anahtarını teslim alırsın. Kale kapısından başka kimler girmiş seni ne ilgilendirir? Sen kendi keşfine bak.

Kim gerçek yabancı; bir ülkede yaşayıp başka bir yere ait olduğunu bilen mi yoksa kendi ülkesinde bir yabancı hayatı sürüp ait olacak başka bir yeri de olmayan mı?

Biliyordu ki senin düşmanına ihanet edip sonra sana gelen adamdan asla dost olmazdı. Bugün kapına köpek olan yarın senide ısırıp başkasına yaltaklanırdı.

Akla kara ayrılsın diyedir bu ölümüne sevgi tekliflerimiz yoksa biz hangi yürek kaç para eder taaa baştan biliriz. Kantara vuruyorsak sevgilinin aşkını yalanını kendi görsün diyedir.

Halbuki yola çıktıkları andan itibaren iki adam yakınlaşmış dertleşmiş dost olmuştu. İnsan bir başka insanı yolculuklarda tanıyordu demek. Aynı yolun yolcusu olduğunda.

Evrendeki her cisim ne kadar al benisiz ya da ehemmiyetsiz görünürse görünsün bir başka şeye yanıt olsun diye yaratılmıştı. Derdin olduğu yerde deva da vardı üstelik şaşırtıcı yakınlıkta. Mesele görebilmekti.

Sevgililerimizi elimizden kaçırmaktan ölesiye korktuğumuz için onlardan gelecek değişime inatla direniriz, oysa belki de aşkla beraber gelen değişim tek kurtarıcımız olacak hayatta…
Uzaktan sevmek daha güzeldir bazen. Ne incitir ne acıtır. Ne yaralar ne kanatır. Gözlerinle görmediğin ama sesini duyduğun, varlığıyla huzur bulduğun bir denizin yakınında yürümek gibidir böyle sevmek. Uzaktan sevmek en güzelidir bazen.

Aşık olmayana aşk kuru bir kelimeden ibaret. Yarı palavra, yarı safsata. Aşık olmayan bunu anlayamaz olansa anlatamaz. Öyleyse nasıl anlatılabilir aşk, kelimelerin hükmünü yitirdiği yerde?

Her hakiki aşk umulmadık dönüşümlere yol açar. Aşk bir milat demektir. Şayet aşktan önce ve aşktan sonra aynı insan olarak kalmışsak yeterince sevmemişiz demektir. Birini seviyorsan onun için yapabileceğin en anlamlı şey değişmektir!

Kimi insan böyledir. Kendi korkularını, önyargılarını başkalarına yansıtır ve onlarda gördüğünü sanır. İşte asıl yük budur. Zihinlerini zanlarla doldurur, sonra da bunca ağırlığın altında eziliverirler.

Her hakiki aşk hikayesi umulmadık dönüşümlere yol açar. Aşk bir milat demektir. Şayet aşktan önce ve aşktan sonra aynı insan olarak kalmışsak, yeterince sevmemişiz demektir. Birini seviyorsan onun için yapabileceğin en anlamlı şey değişmektir.

Aşkı aramadan evvel düşün bir ya benden nasıl bir aşık olur? İnsanın sevdası karakterinin yansımasıdır. Sen kavgacı isen ha bire öfkeli aşkı da bir cenk gibi yaşarsın. Gönlü pak olanın sevgisi de saf olur.

Hepimiz farklı sıfatlarla sıfatlandırıldık. Şayet Allah herkesin tıpatıp aynı olmasını isteseydi hiç şüphesiz öyle yapardı. Farklılıklara saygı göstermemek kendi doğrularını başkalarına dayatmaya kalkmak, Hak’ın mukaddes nizamına saygısızlık etmektir!

Nedendir açılıvermemiz birden bire hiç tanımadığımız bir insana? Nedendir dile getirmemiz daha evvel kimselere söylemediklerimizi, başkasına değil de, tek ona? Kalbimizi gümüş tepsi içinde ikram edercesine bir yabancıya göstermemize sebep nedir?

Okuyarak da gezmek mümkün, her kitabı başlı başına bir serüven addederek. Bir başka yüzyıla bir başka mekana bir başka hayata uzanan bir yolculuk. Aynanın bir de öbür tarafı var çünkü dünyayı da okumak mümkün her insanı her hayatı bir kitap belleyerek Okumak ve seyahat etmek aslına o kadar iç içe ki…

Uzakları yakın olmazları olur eden bir efsun aşk. İnsana tükürdüğünü afiyetle yalatan ettiği tüm büyük lafları bir bir hatırlatan bileğinden kavradı mı sarsan, sarstı mı bırakmayan bir yudumcuk efsun. Aşk bir kimyasal bileşim. Formülünde esrar var.

Bacağında şarapnel parçasıyla yaşayan bir asker gibiyim. Etimde yabancı bir madde, kemiğimde bir metal parçası gibi duruyor aşkın bende. Başkası duysa korkar, ‘aman’ der. ‘Nasıl olur? Böyle yaşanır mı?’ Halbuki ben alıştım. Rahatsız etmiyor beni, onu anladım. Şarapnel ve ben, gül gibi geçiniyoruz, yan yana ama karışmadan birbirimize.

Kapalı sandığın içinde günışığına çıkmayı bekleyen kıymeti bilinmemiş bir define değilim ben. Hakkımda soracağın her sorunun cevabı üç aşağı beş yukarı sende saklı zaten. Beni keşfetmeye çalışmanı da keşfettiğini sanmanı da istemem. Tanımak zorunda değiliz birbirimizi daha bir arpa boyu tanıyamamışken kendimizi.

Yirmi Altıncı Kural: Kainat yekvücut tek varlıktır. Her şey ve herkes görünmez iplerle birbirine bağlıdır. Sakın kimsenin ahını alma bir başkasının hele hele senden zayıf olanın canını yakma. Unutma ki dünyanın öte ucunda tek bir insanın kederi, tüm insanlığı mutsuz edebilir. Ve bir kişinin saadeti, herkesin yüzünü güldürebilir.

Aklın kimyası ile aşkın kimyası başkadır. Akıl temkinlidir. Korka korka atar adımlarını. Aman sakın kendini diye tembihler. Hâlbuki aşk öyle mi? Onun tek dediği bırak kendini, ko gitsin! Akıl kolay kolay yıkılmaz. Aşk ise kendini yıpratır, harap düşer. Hâlbuki hazineler ve defineler yıkıntılar arasında olur. Ne varsa harap bir kalpte var!