BEYAZ GECELER-DOSTOYEVSKİ

1.GECE Anlatıcı Petersburg’da 8 yıldan beri yaşayan, yalnız, kimsesiz hiçbir arkadaşı olmayan-arkadaş edinemeyen, daha önce hiçbir kadınla tanışmamış arkadaşı olmamış garip biridir. Anlatıcı yalnızlığın verdiği hayaller altında ezilip kalmaktadır. Bir de sürekli olarak Petersburg sokaklarında amaçsızca gezmektedir. Ama gördüğü insanları tanıyan, iyi gözlemleyen biridir. Bir gün yine böyle amaçsızca dolaşmalardayken rıhtımda bir güzel ve çekici bir kızın hıçkırarak ağladığını görür. Orada kızla konuşmayı düşünür ama doğal olarak bunu beceremez. Derken yanından süzülür, geçer. Kızı takip eder. Uzaktan adamın birinin onu takip ettiğini görür. Yanına yaklaşır adam korkar ve kıza eğer kol kola girerlerse adamın kendisine sataşmaya cesaret edemeyeceğini söyler. Kız kabul eder. Bir süre yürürler. Adam ilk defa bir kadın kolunda olduğu için heyecanlanır, ürker. Kız sebebini sorar. Adam asosyal ve kadın tanımamış kişiliğinden bahseder. Heyecan ve titremeleri sayesinde kadın buna inanır. Ama adam ilk defa bir kadına yaklaştığı için bunu kaçırmak istemez. Ve kadını daha sonra tekrar görmek ister. Adamdaki saflığı anlayan kadın kendisini evine kadar getirdikten sonra yarın sabah 10 da adamın bıraktığı yerde bir işinin var olduğundan ve adamın da burada bulunmasının bir sakıncası olmadığından kendisiyle burada konuşabileceğini söyler. Ancak kadın bunun için bir şart öne koşar ki adam başta her ne dersen kabul edeceğim der. Kadının koşulu adamın kendisine âşık olmaması ve dostluk çerçevesinde buluşmalarıdır. Ve ayrıca kadın kendisinin de yalnız bir insan olduğunu vurgular. 2.GECE Ertesi gün adı Nastenka olan bu kız ile adam ki kendisi anlatıcıdır, bir araya gelir, konuşmaya başlarlar. Adam kendi hikâyesini anlatmaya başlar. Kendisi hep yalnızlık çekmiş, hiç dost ve arkadaşı olmamış bunun doğal sonucu olarak da kendini değersiz hissetmiştir hep. Hayatı hep bu aşağılık hissetme duygusuyla geçmiş ve geçmişinden pek zevk alamamıştır. Bu yalnızlık onu hep bir hayalciliğe götürmüştür. Öyle ki gerçeklerden kopma noktasına gelmiştir. Ancak bu hayaller, gerçekte karşılıklarını bulamadığı için hep hayal kırıklıklarıyla sonlanmış. Çocuğun bu acıklı hikâyesi kızı acıma duygularına götürmüştür. Bu acıma duygusu ona bir daha adamdan ayrılmayacağı sözünü verdirdi. Böylece adam hayatının en güzel günlerini yaşıyordu. Kız onun hikâyesini dinledikten sonra kendi hikâyesini anlatmaya başlar. Anne babası o küçükken ölmüş, ninesi onu yanına almıştır. Ninesi kördür ve sakıngan biridir. Bu yüzden kızı eteğinin dibinden ayırmaz. Kız da aynen bu adam gibi yalnız, hayattan uzaktır. Bulundukları evlerin çatı katına genç ve yakışıklı bir adam gelir. Yaşlı kadın torununu adamdan sakınmak ister. Ama kız ona âşık olmuştur. Adam oradan tam da taşınıp ayrılacakken kız kendisiyle konuşur ve onunla evlenmek istediğini söyler. Adam işi gücü olmadığını ev geçindirecek durumda olmadığını ancka Moskovaya gidip işlerini düzene sokup geri gelebileceğini söyler. Bunun üzerine sözleşirler ve 1 sene sonra adam geri geldiğinde ya ona mektup yazacak ya da orada onunla buluşacaktır. Bu sözden 1 sene 3 gün geçmiş ve adam ortalarda yoktur. Kız üzüntü içerisindedir. Adam ona akıl verir ve kendisinin bir mektup yazması gerektiğini söyler. Mektup yazmaya karar verirler ve adam ona yardım edecektir. 3.GECE Adam mektubu teslim eder. Her gün saat onda buluşup onu beklerler adam gelmez. Adam kızla buluşma saatlerini iple çeker. Her ikisi bu arada sohbet ederler. Kız kendisinin çok iyi olduğunu, kendisini neredeyse beklediği adam kadar sevdiğini ve yine kendisinin diğer adamdan daha iyi olduğunu söyler. Birbirlerinin elini tutarlar. Birbirlerine övgü dolu sözler söylerler ve hatta kız adamın neden diğer adamın yerinde olmadığını söyleyip, yerinde kim olsa muhakkak kıza âşık olabileceğini ama adamın kendisiyle kurduğu dostluk bağının çok güçlü olduğunu ve hatta evlense bile kendisini sevmeye devam edeceğini söyler. Adam ise kıza âşıktır ama bunu belli etmemeye çalışır. 4.GECE-SABAH Kızın umudu tükenmiştir, adam buluşma yerine geldiğinde kızın hıçkırıklar içerisinde ağladığını görür. Nastenka sızlanır. Adamın kendisini hiç düşünmediğini vefasız olduğunu ve kendini unuttuğunu söyler. Oysa karşısındaki adam olsa asla böyle bir şey yapmazdı der kadın. Kadın sızlanmalarına ve kendisinin de karşılaştırılmasına dayanamayan adam her şeyi itiraf eder ve kadını çok sevdiğini söyler. Bunun üzerine de ona ihanet etmiş olup oradan ayrılmak ister ama kadın buna izin vermez onu konuşturur ve gelmeyen sevgilisini unutması gerektiğini, anlatıcın ondan daha iyi olduğunu falan söyler ve kendisinin de zaten adamı sevdiğini söyler ve hatta ninesinin genç bir kiracı aradığını –ki bu kıza koca bulmak içindir—– söyler. Ve kendilerinin evlenebileceklerini ve hatta evlerindeki tavan aralığına kiracı olarak gelmesini ister. Adam da bunu kabul eder. Böylece dışarda konuşup konuşup gezerler. Derken birden önlerinde bir genç beliriverir. Bu adamı görür görmez, Nastenka onun boynuna atılır. Ve ikisi beraber gözden kaybolur. Ertesi sabah adama Nastenka’dan mektup gelir, mektupta kendisini affetmesini, kendisini hala çok sevdiğini ve her zaman seveceğini ve eğer mümkün olsa her iki erkeği de aynı derecede ve şekilde seveceğini söyler. Ayrıca düğünlerinin bir hafta sonra olacağını kendisinin de gelmesini ve aynı şekilde kendisine olan sevgisinin devam etmesini ister. Adamın güzel geceleri sona ermiştir. Ama adam Nastenka’yı kırmayı düşünmez.